Narsisizm Üzerine Notlar



Bu yazı Sigmund Freud’un Narsisizm Üzerine (1914) makalesinin detaylı özetini içermektedir. Yazar, dikkatli bir okumanın ardından aldığı notları psikanaliz okurlarının hizmetine sunmak istemiştir.

Makalenin Ana Taslağı

1. Narsisizm kavramının tanımı (sapkınlık değil; canlılıkla ilgili yaygın bir fenomen)

2. Narsisizmin bazı olgular üzerinden incelenmesi: parafreni, nevroz, çocuk ve ilkellerin zihni, organik hastalıklar, uyku, hipokondri ve erotik yaşam

3. Ben libidosu ve nesne libidosu ayrımı

4. Nesne seçim tipleri

5. İdeal ben, cinsel ideal ile narsisizm arasındaki ilişki

6. İdealizasyon ile yüceltme ayrımı

1.
Narsisizm Paul Nacke’nin tarifindeki sapkınlık vurgusunun ötesinde, eşcinseller (Sadger) ve nevrotiklerde de yaygın olarak görülen, kendini koruma içgüdüsünün bencilliğinin libidinal bir tamamlayıcısı, her canlı varlığa haklı olarak bir ölçüde atfedilebilecek bir özellik olan yaygın bir fenomendir (Freud’un, narsisizmi ‘’kendini koruma’’ ve ‘’canlılık özelliği’’ sözcükleriyle tanımlaması narsisizmin evrimsel bir yönünün olduğunu düşündürüyor).

2. Freud libido kuramı çerçevesinde ‘’birincil’’ ve ‘’normal’’ narsisizmi ayırt etmek için parafrenikleri ve nevrotikleri karşılaştırmalı inceler. Parafreniklerde iki temel özellik vardır: megalomani ve ilgilerinin dış dünyadan uzaklaşması. Nevrotik dış dünyanın gerçek nesnelerinden uzaklaşsa bile fantezide onların yerine imgesel nesneler koyar. Ya da imgesel ve gerçek nesneler karışmıştır. Parafrenik ise libidosunu, fantezide yerlerine başkasını koymadan dış dünyadan çeker. Peki parafrenikte dış nesnelerden geri çekilen libidoya ne olur? Geri çekilen libido, bene yönelir ve böylece narsisizm gerçekleşir. Buradaki megalomani sonradan ortaya çıkmaz; zaten önceden var olan durumun büyümesi, tezahür etmesidir. Buna ikincil narsisizm denir.

3. Narsisizmi temellendirirken ikinci dayanak, çocuk ve ilkellerin zihnidir. Her iki zihin de isteklerinin gücüne aşırı değer vermekte ve dünya ile baş etme tekniği olarak majik düşünmektedir. Buradan hareketle Freud, libidonun kökensel bir yatırıma sahip olduğunu iddia eder. Bir merkeze sahip olan, daha sonra nesnelere yatırım yapan bir libido: amip ve psödopotları gibi.

4.
O zaman iki farklı libido vardır: Ben libidosu ve nesne libidosu. Biri kullanıldığında diğerinin aktivasyonu düşer. Aşık olmak, nesne libidosunun zirvesidir. Kişi sanki kendi kişiliğinden vazgeçmiş gibidir. Paranoyada ise tam tersi yaşanır. Narsisizm ile oto-erotizm arasında nasıl bir ilişki vardır? Narsisizmin oluşması için oto-erotizme yeni bir ruhsal etkinliğin eklenmesi şarttır.

5. ‘’Ben libidosu’’ ve ‘’nesne libidosu’’ kavramları nevrotik ve psikotik süreçlerin incelenmesinden doğmuştur. Libido, kendine ve nesneye bağlanarak farklılaşır: ‘’cinsel içgüdüler’’ ve ‘’ben içgüdüleri’’. İkili bir varoluş içindeyizdir: İlki, kendi amaçlarımıza hizmet ederiz; ikincisi bir halkanın gayr-i iradi zinciriyiz. Ölümsüz bir tözün ölümlü taşıyıcısıyız. Bu kuramın temeli Freud’a göre biyolojiye dayanır.

6. Jung, Freud’un aksine şizofrenide libidinal yatırımın ben’e geri çekilmesinin gerçeklik kaybına yol açmayacağını iddia eder.

7. Freud narsisizmi temellendirmek için üçüncü olarak organik hastalıkları, uykuyu, hipokondriyi ve erotik yaşamı inceler. Hasta insan libido yatırımını kendi benine geri çeker, iyileştiğindeyse yeniden dışarıya yatırır. Uyku da narsisistik bir geri çekilmedir. Hipokondrik, ilgisini ve libidosunu dış nesnelerden kendi organı üzerinde yoğunlaştırır. Hipokondri ve organik hastalık, erotik uyarı yaratabilirlik ve libidoyu etkileyebilirlik açısından benzeşir.

8. Kaygı, histerik ve obsesif nevrozda nesne libidosu; parafreni ve hipokondride ise ben libidosu ile ketlenir (Freud burada hipokondriyi psikotik bir süreç olarak görüyor). Ben içinde gerçekleşen ketlenme huzursuzluk yaratır. O yüzden özne kaçınılmaz ve zorunlu biçimde nesnelere libidinal yatırım yapar, yani sever. Sevmek, böylece kişiyi narsisizmin ötesine taşır.

9. Freud narsisizmi erotik yaşamı inceleyerek anlamaya çalışır. Cinsel içgüdüler öncelikle ben içgüdülerinin (oto-erotizm) tatminine bağlıdır. Sonra cinsel içgüdü çocuğa bakım veren kişilere yani nesnelere yönelir (anaklitik). Ancak ikinci tür bir nesne seçimi vardır ki eşcinseller ve sapkınların cinsel içgüdüleri kendilerine yatırım yapar. Bu narsisistik nesne seçimidir. Bu Freud’a göre en güçlü narsisizm gözlemidir. Birincil narsisizm herkeste bulunur.

10. Erkek daha ziyade anaklitik tipte libidinal yatırım yapar. Kendini yok sayarcasına birine aşık olur. Kadınlarda ise ergenlikle birlikte cinsel organların olgunlaşması, kökensel narsisizmi yoğunlaştırır. Bazı kadınların ihtiyacı bu yüzden sevmek değil sevilmektir. Kadınlar, kediler ve çocuklarda mükemmelmiş gibi gözüken bir kendine yeterlik hali varmış gibi görünür. Bu yüzden nesne sevgisi arayışında olanlar için bu kişiler çekici bulunur. Narsisistik bir kadın için nesne sevgisine giden yol çocuk yapmaktır. Çocuk, kadının kendi bedeninden çıkar ve aynı zamanda dışsal bir nesnedir. Ebeveyn, çocuğuyla kendi öz narsisizmini yeniden canlandırır. Çocuk, ebeveynin gerçekleştiremediği bir arzu yüklü rüyayı gerçekleştirmek zorundadır.

Özetle, nesne seçim tipleri:

1. Narsisistik tip

Kendisinin olduğu şeyi, kendisinin bir zamanlar olduğu şeyi, kendisinin olmak istediği şeyi, bir zamanlar kendisinin bir parçası olduğu şeyi sever.

2. Anaklitik

Kendisini besleyen kadını, kendisini koruyan erkeği sever.

11. İdeal ben ile narsisizm arasındaki ilişkiye odaklanır, Freud. Ben için bir ideal oluşumu, bastırmanın koşullandırıcı faktörü olacaktır. Özne, çocuksu narsisizmi sürdüremediği için onun yerine ben idealini koyar. Burada yüceltme kavramından bahseder. Yüceltme, nesne libidosu ile ilgilidir ki içgüdünün kendisini cinsel tatminden başka bir amaca yöneltmesini içerir.

12. İdealizasyon ile yüceltme karıştırılmamalıdır. İdealizasyon nesneyi ilgilendiren bir süreçtir. İdealizasyon sayesinde nesne kendi doğasında herhangi bir değişiklik olmadan kişinin zihninde büyütülür. Aşırı idealist biri yeterli yüceltme yapamıyor olabilir. Yüceltme, ideal tarafından harekete geçirilse de bundan bağımsızdır. Bir ideal bastırmaya yol açarken, yüceltme ise bu taleplerin bastırma olmadan karşılanmasını sağlar. Ben ideali vicdanın bekçisidir, kritik eden bir sestir; bunu ebeveynimizin sesinin eleştirel etkisiyle kurgularız.

13.
Benin gelişmesi, birincil narsisizmden uzaklaşmaya bağlıdır. Sonrasında ben ideali gelişir. Aşık olmak, ben libidosunun nesneye doğru akışını içerir. Cinsel nesneyi, cinsel ideale yükseltir.

14. Cinsel ideal, ben idealiyle bir yardım ilişkisi geliştirebilir. Narsisistik talepler engellendiğinde kişi bağlanacağı nesneyi narsisistik tarzda seçer; yani kendisine benzeyen ya da kendisinin hiçbir zaman sahip olamayacağı özellikleri barındıran birine aşık olur. Beni zayıflamış nevrotik, bir ideal oluşturmak için eksikliğini duyduğu mükemmeliğe sahip birine aşık olur.

Özet olarak;


Freud narsisizmi, psikoseksüel gelişimin ilk evresi (birincil narsisizm), insanlığın gelişimindeki ilk evre (çocuksu animistik omnipotans), nesne seçim tarzı (anaklitik, narsisistik), egonun gelişimi (ben ideali), regresif durum (şizofreni, organik ağrı durumları, uyku ve hipokondriya), patojen özdeşleşme (Yas ve Melankoli’de bahsettiği kaybetmek istemediği nesneyle narsisistik özdeşleşmeye giden yas-lı kişi), benlik değeri ve kişilik özelliği (kibir) olarak ele alır.

Kavramsal Tarihçe


Havelock Ellis, Autoerotism: A Psychological Study (1898)’de mitolojiyle ve sapkınlıkla bağını kurar.

Nacke, Ellis’i özetlerken terimsel olarak ilk defa kullanan kişi olur.

Sadger (1910) cinsellikle bağlantılandırır.

Rank (1911) bedenin sevilmesinden ziyade benliği sevmeye geçiş.

Ernest Jones (1913) Tanrı Karmaşası

Freud, Narsisizm Üzerine (1914)

Karl Abraham (1919) ‘’anal karakterli narsisistik nevroz’’, ilk defa aktarım direncine konu edilmesi.

Waelder (1925) eşduyum eksikliği, bencilliğe dayalı bir ahlak ve zihinsel süreçlerin aşırı baskınlığı

Wilhelm Reich (1933) ‘’Karakter Analizi’’nde bir bölüm: ‘’fallik-narsisistik karakter’’

Kohut (1971) ‘’Nesne-narsisistik libido’’ ayrımı yerine kendiliknesnesi aktarımı, ayna, idealizasyon ve ikizlik aktarımı

Kernberg (1975): Narsisistik patoloji temelde bir sınırda kişilik örgütlenmesidir. Sınırda kişilik örgütlenmesi içinde yer alır ancak özellikle bir türü nevrotik örgütlenmenin sınır komşusudur. Bu sebeple zaman zaman nevrotik gibi görünürler. Narsisistik karakter sınırda kişilik örgütlenmesinin temel özelliği olarak, iyi imgeler ve kötü imgeler aralarında bütünleşmemiş ve dolayısıyla yeterli ölçüde temsilileşmemiş bir ruhsallıktır. Narsisistlerde benliğin bu zayıflığı benlik idealine aşırı yatırım yapılarak kapatılmaya çalışılır.

Dr. Psikolog Gökhan Özcan

Yorumlar

Popüler Yayınlar