Sahir'in Rüyaları: Lüsid Deneyim Üzerine



REM uykusu ve lüsid rüya deneyimi üzerine bilimsel çalışmalar yapılana dek rüyalardaki zihinsel aktivite, zihnin rasyonel olarak yeterli çalışamaması (hipofrontalite) olarak değerlendirildi. Kant, Wundt, Freud ve Jung gibi birçok düşünür/klinisyen tarafından rüyalar uzun bir süre psikozdaki dağınık bilinç haline benzetildi (Mota-Rolim ve Araujo, 2013). Hatta Freud, rüyayı bilinçdışı kavramıyla açıklayarak bilinçlilikten ayrı bir yere koydu.

Lüsid deneyim, rüya yaşantısı içerisinde rüyada olma halinin farkında olunmasıdır. Uyanıklıkta hem birincil hem ikincil bilinçlilik mevcuttur. İkincil bilinçlilik, bireyin iç görü, muhakeme, bilinçli farkındalığa sahip olması demektir. Rüyalarda ikincil bilinçlilik ortadan kalkar; sadece birincil bilinçlilik aktif olur. Ancak lüsid rüya bir istisnadır. Lüsid rüyada hem birincil hem de ikincil bilinçliliğin aktivitesi daha güçlü bir kendilik farkındalığını mümkün hale getirmektedir (Yalçıner, 2012). Rüyada da uyanıklıktaki gibi bir bilinçliliğin olduğu vurgusu Fenomenolojik Rüya Benliği Modeli (FRBM)’ninde temel dayanak noktasıdır. Buradan hareketle "bilinç varsa benlik de vardır," denilebilir.

Yöntem


Bu çalışmada Sahir diye anacağımız bireyin lüsid deneyimleri fenomenolojik bir duyarlılık ile incelenmiş, herhangi bir kuramsal yoruma yer verilmeden sadece yaşantılar betimlenmiştir. Sahir’in benliğinin yaşantıları, yukarıdaki atıfların ışığında rüyada da bir benliğin var olduğu kabulüyle, "uyanıklık benliği’" ve "rüya benliği" şeklinde iki alt boyuta indirgenerek aktarılmaya çalışılmıştır.

Fizyolojik/Psikolojik Zemin

Sahir yirmi bir yaşında, bir devlet üniversitesinde sevmediği bir bölümde okuyan genç bir birey. Okuldaki birçok derse gitmiyor. Seçtiği bölümle ilgili pişmanlıkları var fakat bölümünü değiştirme kararlılığı da gösteremiyor. Vaktinin çoğunu evde geçiriyor. Gündüz uyuyor, geceleri ise uyanık geçiriyor. Sahir’in lüsid deneyimlerinin zemininde gece sızmalarının önemi büyük. Gece istemli bir şekilde uyumak istemiyor, uykuya direniyor ve bazen kitap okumak, film izlemek gibi bir eylemde bulunurken sızarak uyuyor. Uykuya hazırlanmadan uyuduğu için uyandığında kendi kendine ne zaman/nasıl uyuduğunu hatırlamaya çalışıyor. Bir süre sonra uyandığında yaptığı bu sorgulamayı, rüya içerisinde sürdürerek "Rüyada mıyım, yoksa uyanık mıyım?" şeklindeki bir sorgulamaya dönüştürüyor. Sahir’in uyku döngüsü konusunda sorunlar yaşadığını açık bir şekilde görmekteyiz. Kendi betimlemeleriyle, bilişsel olarak yorgun, duygusal olarak ise çökkün ve kaygılı bir dönem içerisinde. Sahir düzensiz şekilde antidepresan grubundan bir ilaç kullanıyor. Bir psikiyatrist tarafından kendisine kaygı bozukluğu teşhisi konuluyor ancak tedaviye devam etmiyor. Bu sorgulamalar Sahir’in uyanıklık ve rüya yaşantılarını birbirinden ayrıştırma konusunda ısrarcı davranmasına neden oluyor. Sahir’e göre kişi lüsid rüya görmek istiyorsa, işe mutlaka buradaki gibi gerçekliği sorgulayarak başlamalı.

Lüsid rüya deneyimini Sahir’in öznel deneyimlerini esas alarak dört aşamaya ayırdık. Bu dört aşamayı tüm lüsid deneyimler için genelleyemeyeceğini de eklemeliyiz. Çünkü her deneyimin fenomenolojik olarak tekil bireye özgü olduğunu belirtmemiz gerek.

1. Aşama: Rüyada Olma Farkındalığı, Rüyada Kalma Çabası 


Sahir sızarak uyuduğu için ilk aşamada hiçbir şekilde rüyasını kontrol etmeye dönük bir hazırlılıkla uyumuyor. Hemen hemen herkesin bazı rüyalarında olduğu gibi, bu aşamadaki rüyalarının görüntüsü net değil. Sahir’in rüyada olduğunu fark etmek için kullandığı yöntem, rüyadaki herhangi bir absürtlüğe odaklanmak. Hiçbir aşamada rüya doğrudan, ilk andan itibaren bir farkındalık ile başlamıyor. Örneğin, rüya bir kafede arkadaşıyla sohbet ederken başlıyor. Bu sahnede "Ben rüyadayım" farkındalığı henüz yok. Ya da bir iş adamı olarak bir toplantıda sunum yaptığını görüyor. Her şey yolunda giderken kafenin zemininde bir balığın yüzdüğünü ya da sunumunu yaparken bir dinleyicinin kafasının at kafası olduğunu görüyor. Tam burada "rüyadayım" farkındalığına ulaşıyor.

Görüldüğü üzere Sahir’in "Rüyada mıyım?’’ sorgulaması artık bir absürtlüğü fark etme çabası ve başarısı ile kesinliğe ulaşmış oluyor. Bu farkındalığa ulaşır ulaşmaz birinci aşamadaki lüsid deneyimlerinde Sahir, kendi tabiriyle rüyadan atılıyor. Sahir bunu "atılma" olarak isimlendiriyor, çünkü rüyada kalma isteğine rağmen Sahir bunu başaramıyor. Rüyada kalmayı bu aşamada, uyandığında fasılasız bir şekilde tekrar uykuya dalarak sağlıyor. Bu yöntemle rüyasına kaldığı yerden birkaç farklılıkla birlikte devam edebiliyor. Birinci aşamada gerçekleşen bu "rüyadan atılma-uyanma-tekrar uyuma" eylemi bir gecede defalarca tekrarlanıyor. Rüyaya devam etme isteği sevdiği şeyleri gördüğünde artıyor. Mesela motosiklet sürdüğünü gördüğünde rüyaya devam etmek istiyor. Çünkü motosiklete binmeyi uyanıklıkta da seviyor. Her ne kadar çoğu zaman sevdiği rüyalara devam etse de bu durum otomatikleşip sevmediği rüyalara devam etmesine de sebebiyet veriyor. Bunu engelleme adına uyandığında uyanıklıkta bir süre kalıyor ve öyle uyuyor. İyi hissetmediği rüyalarda kendini her aşamada rüyanın dışına, yani uyanıklığa atabiliyor. Rüyadan çıkışı "çene kasma" tekniği ile sağlıyor.

Görüldüğü üzere birinci aşamada rüyada olma farkındalığına ulaşılması mevcut. Ancak bu farkındalığa eşlik eden rüyadan atılma hali de söz konusu. Rahatsız edici rüya görüntüleri rüyanın içinde değiştirilemiyor. O yüzden bu rahatsızlık duygusu sadece rüyadan kendini kasarak çıkmakla azaltılabiliyor.

2. Aşama: Algıların Keskinleşmesi, Kontrolün Artması 

İkinci aşama yaklaşık bir yıl sürüyor. Sahir artık uykuya rüyasını kontrol etmek için dalıyor. Burası gerçek bir lüsid deneyimin başladığı aşama, diyebiliriz. Sahir, rüyasını kontrol edebilmeyle ilgili bir özgüvene sahip oluyor. Rüyada ne kadar daha kalabileceğini merak etmeye başlıyor. Bu kontrol ve merak ona keyif veriyor. İlk aşamadaki farkındalık hali burada da mevcut. Bu farkındalığı özellikle mekansal absürtlüklerden çıkarsıyor. Uyanıklığında odasında bulunmadığını bildiği bir tabloyu rüyasında görüyorsa, burada rüya farkındalığı başlıyor. Dikkat edilirse Sahir farkındalığı kazanma adına uyanıklık belleğinden faydalanıyor.

Bu aşamadaki rüyayı kontrol etme becerisi, aslında rüyadaki her şeyi kontrol etmek anlamına gelmiyor. Kontrol derken yeni bir şeyler yaratmaktan değil söz gelimi rüyada bilinçli bir şekilde gezinmekten, istediğini yeyip içmekten, insanlara istediği gibi davranmaktan bahsediyoruz. Lüsid rüyada hem daha önce yaşadığı hem de daha önce hiç yaşamadığı benzersiz deneyimler yaşayabiliyor. Mesela hiç bıçaklanmadığı halde rüyada bıçaklanabiliyor ve bunu gerçekmiş gibi hissedebiliyor. İkinci aşamada görüntüler artık çok net. Tat, koku, ısı, ses, duyum ve algıları uyanıklıktaki deneyimlere çok yakın. Ancak yine de tam olarak uyanıklıktaki gibi değil.

Sahir bu aşamadayken iki sorunla karşılaşıyor:

Rüya ve uyanıklık yaşantılarının birbirine karışması.


İkinci aşamada Sahir’in lüsid rüyalarındaki görüntülerin uyanıklıktaki gibi net olduğundan bahsetmiştik. Bu netlik şöyle bir sorun yaratmaya başlıyor: Eğer lüsid rüya, uyanıklığında bulunduğu yerlerde (kendi odası, İstiklal Caddesi vb.) geçiyorsa kafa karışıklığı yaşamaya başlıyor: "Ben şu an rüyada mıyım yoksa uyanık mıyım?"

Sahir’in birçok rüyası da zaten gerçek mekanlarda geçiyor. Söz gelimi silah kullanıyor, binaların üzerinde gezinebiliyor, uçabiliyor. Peki ya uyanıkken rüyada olduğunu zannedip bir binadan diğerine uçarak geçebileceğini düşünür ve bunu yapmaya kalkışırsa? Neyse ki böyle bir şeye kalkışmıyor. Çünkü zihni uyanıkken rüyada olduğu düşüncesinden çok emin değil. Bunun onu koruyan bir şüphe hali olduğunu söyleyebiliriz. Burada bir anekdota yer verebiliriz. Sahir bir gün uyanıklıkta İstiklal Caddesi’nde bir arkadaşıyla buluşmaya gidiyor. O dönemlerde kaygı duygusu özellikle toplum içerisinde bir hayli fazla. Caddede yürürken birkaç kişinin yüzüne garipseyici bir ifadeyle baktığını düşünüyor. O sırada uyanıklıkta olduğundan şüpheleniyor. Çevresini kontrol etmeye, rüyada olmadığına dair kanıtlar bulmaya çalışıyor. Bir süredir gelmediği bu mekandaki değişiklikler onu şüphelendiriyor. Restore edilmiş bir bina, yahut yeni açılmış bir mağaza görünce "Bu bina böyle değildi" ya da "Bu mağazanın burada olmadığına eminim"’ diyor. Mekandaki değişikler sebebiyle şüpheye düşüyor. Bir tür kaygı nöbeti başlıyor, nabzı artıyor. Bir mağazanın merdiven basamağına oturuyor ve yerdeki betonun dokusunu hissetmeye çalışıyor. Hala uyanıklıkta olduğundan emin değil. Eğer bu bir rüya ise, bitmesini bekliyor, zaman zaman çenesini kasıyor. O sırada beklediği arkadaşı telefonla onu arıyor ve uyanıklık haliyle ilgili şüphesi ortadan kalkıyor. Sahir’in yaşadığı şüphe ilk başlarda rüyanın içinde, yaşantıların gerçek olmadığına dair bir şüpheyken bu şüphe uyanıklık haline de sirayet etmeye başlıyor. Artık sadece rüyalarının gerçek olup olmadığını değil, gerçek yaşantısının rüya olması ihtimalini sorguluyor.

Sahir, bu karışıklığa son vermek için evindeki tüm eşyalara detaylıca dokunmaya başlıyor. Çünkü rüyaların bazıları odasında geçiyor ve bunu ayrımlaştırmak daha da zor hale geliyor. Görüntülere güvenemediğinden dokunma duygusunu devreye sokuyor. Uyandığını düşündüğünde, odasındaki eşyalara dokunup emin olmak istiyor. Ahşap dolabının pütürlü dokusunu, annesinin eski sandığının işlemelerini dokunarak ezberliyor.Rüya evinde başlıyorsa, rüyada olduğunun farkındalığına erişmek için evindeki birkaç eşyaya dokunuyor; bu dokunuşları, uyanıklık dokunuşlarıyla mukayese edip rüyada olduğunu anlayabiliyor. Rüyada birkaç dokunuştan sonra eşyaların dokuları uyanıklıktakinden farklılaşmaya başlıyor mutlaka.

Başka bir önemli anekdot olarak Sahir’in oldukça tehlikeli bulduğu ve ikinci aşamanın sonunu getiren başka bir deneyimi aktarabiliriz: Sahir o sıralarda bir arkadaşıyla aynı evi paylaşıyor. Geceleri uyanık kalmaya çalıştığı zamanlar. Bir önceki gece arkadaşıyla birlikte hiç uyumamış, bu yüzden akşam 20:00’da arkadaşıyla aynı odada uykuya dalıyor. Ve rüya başlıyor. Rüyasında az önce uykuya daldığı yatağından uyanıyor. Sol tarafına dönüyor ve arkadaşının yatağında olmadığını görüyor. Susadığını fark edip mutfağa doğru gidiyor. Tuvaletin önünden geçerken kapının kapalı olduğunu görüyor,arkadaşının lavaboyu kullandığını düşünüyor. Gerçekte, mutfak penceresinden bakıldığında bir istinat duvarı görünüyor. Ancak rüyasında su içerken pencereden bakıyor ve denizi görüyor. Sahir o anda rüyada olduğunu fark ediyor ancak rüyaya lüsid bir şekilde devam etme niyetinde değil çünkü zaten önceki akşamın yorgunluğu üzerinde. Hep yaptığı gibi çenesini kasarak rüyadan çıkıyor. Fakat rüyadan çıktığını zannetse de aslında hala rüyanın içerisinde. İkinci rüyada yine uyanıyor ve yatağından kalkıyor. Arkadaşı yatağında yok. Hemen mutfağa gidiyor, yine pencereden bakıyor ve duvar görüyor. Duvarı gördüğü için rüyada olmadığını, uyanıklıkta olduğunu düşünüyor. Bu sefer tuvaletin kapısı açık. Uyanık olduğu düşüncesiyle arkadaşıyla ortak kullandıkları başka bir odanın kapısına yöneliyor. Arkadaşının orada olduğunu düşünüyor. Kapıyı açtığında odanın yerinde olmadığını görüyor ve binlerce metrelik bir uçurumla karşılaşıyor. Yoğun bir endişe ve dehşet hali içerisinde buluyor kendini. Rüyada olduğunu fark edip tekrar çenesini kasıyor. Sahir yine yatağından doğruluyor. O sırada kalbi çok şiddetli bir şekilde atıyor. Bu kez gerçekten uyanıyor. Ancak yaşadığı iki deneyim onu etkilediği için uyanıklıkta olduğundan tam olarak emin olamıyor. Mutfağa gidiyor, duvar yerinde. Ortak kullanılan odanın kapısını aralıyor, oda da yerinde. Tuvalette de kimse yok. Odasına geri gidiyor ve telefonunda arkadaşının evden çıktığına dair kendisine gönderdiği bir mesajı okuyor. Sahir tüm rüyalarında yazıları okuyamadığı için bunun uyanıklık yaşantısı olduğundan emin oluyor.

Sahir bu deneyimden sonra yaşadığı duruma ilişkin araştırmalara girişiyor. Web’de yaptığı aramalarla, lüsid rüya diye bir şeyden haberdar oluyor ve birçok içerikte Inception (C. Nolan, 2010) adında bir filmden bahsediliyor. Inception filmini izliyor, birtakım kaynaklardan yaşadığı durumun lüsid rüya olduğu bilgisine ulaşıyor. Farklı lüsid deneyimcilerinin aktarımlarını okuyor. Bu bilgilenme, kaygısını azaltıyor ve onu birtakım önlemler almaya itiyor.


Rüya bozucular.

Sahir’in ikinci aşamada yaşadığı ikinci tehlikeyi "rüya bozucular’’ olarak isimlendirdik. Sahir ikinci aşamada artık rüya içinde daha fazla kalmayı başarabiliyor. Kontrol hissi ve başarısı daha fazla. Ancak lüsid rüya akışını ve kontrolünü bozan bir şeyle karşılaşıyor: "Cin cüce". Aslında bahçe süslemesi olarak kullanılan bir biblo türü olan cin cüceyi Sahir ilk defa yedi-sekiz yaşlarındayken izlediği bir korku dizisinin bir bölümünde, gündüz cansızken gece canlanan yaratıklar olarak görüyor. Uyanıklıkta cin cüceden korkmazken ve zaten gündeminde de bu hiç yokken, rüyasında bu cücelerden korkmaya başlıyor. Lüsid rüyada her şey kontrolü altındayken bir cüce karşısına çıkıveriyor. Ya da cüce arkasından ansızın atlayıp onunla boğuşmaya, onu bıçaklamaya başlıyor. Rüyasında cücelerin tezahürünü hiçbir aşamada engelleyemiyor. Lüsid deneyimde çok ilerlediği aşamalarda dahi cüceleri ancak uzakta tutmayı başarabiliyor. Bu kontrolsüzlük duygusu yaşatıyor ve onu öfkelendiriyor.

3. Aşama: Güvenli, Kontrollü ama Daha Az Net Bir Rüya Yaşantısı 

Üçüncü aşamada Sahir ikinci aşamada yaşadığı gerçeklik konfüzyonlarını azaltmaya dönük teknikler üretmeye çalışarak lüsid rüyadaki kontrolünü daha da artırıyor. Artık uyanıklıkta bildiği yerleri rüyada terk edip daha önce hiç bulunmadığı ya da gündelik hayatında bulunmayacağı mekanları araştırıyor. Google Maps gibi uygulamalardan bambaşka şehirlerin sokaklarını ezberliyor. Zihninde farklı mimaride evler, dükkanlar, asfalt çizgileri, kaldırım taşları biriktiriyor. Özellikle Londra ve Prag sokaklarını, dükkanlarını, binalarını uyanıklık belleğine alıyor ve lüsid rüyada bu sokaklarda vakit geçiriyor. Fakat bu sefer de rüya içerisindeki görüntüler karışıyor, mimari bütünlük bozuluyor, gerçeklik hissi azalıyor. Çünkü imajinasyon yerine Google Maps’ten hazır görüntüleri kullanmaya başlıyor. Fakat ikinci aşamadaki tehlikeli deneyimlerle karşılaştırıldığında bu netlik kaybı onun için bir sorun teşkil etmiyor.

Inception filminin etkisiyle, rüyada sadece kendisinin yapabileceği, yaratım ortaya koyabileceği, mimari yapıtlar inşa edebileceği bir durumu gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini sorguluyor. Bunu deniyor: Boş bir arazide, hatları dahi belirginleşmeyen siyah taş bloklar yapabiliyor ancak. Bunu ilerletemiyor. O yüzden keyifsizlik hissediyor. Yine de öncekine göre daha güvenli bir lüsid rüya yaşantısı var artık.

4. Aşama: Uyanıklık Gerçekliğine Dönüş

Sahir üçüncü aşamadayken bir tiyatro okuluna başvurarak yazarlık eğitimi programına katılıyor. Programın finalinde, eğer ilerleyebilirse yazacağı tiyatro oyun sergilenecek. Bu süreçte rüyaları azalıyor. Çünkü düzenli bir şekilde hem çalışmaya hem eğitim almaya başlıyor ve yorgunlukla uyuduğu için lüsid rüya göremiyor. Eğitimin ikinci haftasında eğitim grubundaki bir kıza aşık oluyor. O an onu hayatına alabilecek bir durumda olmadığını düşünüp, hissettiği duyguları açıklamıyor o yüzden bir ilişki başlatmak istemiyor. Kızı gördüğünde Sahir’in aklına ilk gelen şey şu oluyor: "Bu kızı rüyamda görmek istiyorum". Kızın bir fotoğrafının çıktısını alıyor. Uyumadan önce fotoğrafı inceliyor ve uyuyor. Fakat kızı bir türlü rüyasında göremiyor. Yüz yüze karşılaştığı zamanlarda da kızın bedeninin her ayrıntısını inceliyor. Başka kişileri çok rahat görürken bu kızı görememesi canını çok sıkıyor. Bir gün rüyasında bir kız görmeyi başarıyor, onunla randevulaşıyor ancak buluştuğunda bir ya da birkaç bedensel özelliği ile yine de o kız olmadığını fark ediyor.

O sıralarda gördüğü başka bir rüyada Edirne ya da Kırklareli’nde bir konakta, üzerinde rütbeli Osmanlı askeri kıyafeti içindedir. Henüz rüyada olduğunu fark etmiyor. Bir sarma sigara içiyor. Konağın ilerisinde gökdelenlerin yükseldiği bir şehir silueti görüyor. O anda rüyada olduğunu fark ediyor ve rüyada kalmaya çalışıyor. Yanında bir yaverinin olduğunu fark ediyor. Onu yanına çağırıyor ve burada olmalarının sebebini soruyor. Yaver şöyle cevap veriyor: ‘’Padişahın kızını İstanbul’a ulaştırmaya çalışıyoruz; görevimiz Bulgar çetelerini püskürtmek.’’ Sonra bir at arabası yaklaşıyor. Pelerin giymiş, yüzü görünmeyen bir kadın arabadan iniyor. Sahir kadının ayakkabılarına bakıyor. Ayakkabılar aşık olduğu o kızın ayakkabılarının aynısı! Kadına "Sultanım sizi biz götüreceğiz" diyor. Kadın pelerinini kaldırıyor ve yüzü gözükür hale geliyor. Sahir kadının yüzüne bakıyor. O kıza benziyor ama yine tam o değil. Tatmin olmuyor, canı sıkılıyor ve rüyayı bitiriyor.

Aşık olduğu kızı bir türlü tam olarak görememesi ona şunları düşündürüyor: "Bu kızı rüyamda gerçekteki haliyle göremiyorum; o zaman şeylerin guyanıklıktaki daha güzel, daha tam olan hallerine geri dönmeliyim." Kendi ifadesiyle, lüsid rüya Sahir’e uyanıklık gerçeğinin daha güzel olduğunu göstermiş oluyor. Bu süreçten sonra Sahir lüsid rüya görme çabalarına son veriyor. Son tahlilde kontrol edemediği bir fenomen olarak aşk, onu gerçekliğe davet ediyor, diyebiliriz.

Bazı Temel Fenomenler

Buraya dek Sahir’in lüsid rüya deneyimini öznel bir yaşantı olarak aktarmaya çalıştık. Şimdi ise Sahir’in deneyimini esas alarak bazı fenomenlere vurgu yapabiliriz.

1. Sahir ile, yaşadığı deneyimler üzerine konuştuğumuzda rüyada kendisini hep Sahir olarak bulduğunu aktardı. Rüyada da o Sahir idi ve uyanıklıkta nasıl bir öznelliğe, benliğe sahipse, rüyada da rüyadaki Sahir olarak aynı öznellik ve benliğe sahipti. Mesleği, yaşadığı çevre vb. ikincil şeyler değişse de o hep kendisiydi. Kendisi olarak düşünüyor, hissediyordu.

2. Sahir, rüyada tam olarak bilinçli olduğunu aktarıyor. Özellikle lüsid rüyaya geçiş yaptığında bilinçliliği tam olarak yaşantılayabiliyor.

3. Eğer Sahir’in benliğini "uyanıklıktaki Sahir" ve "rüyadaki Sahir" olarak ikiye ayırırsak Sahir, rüyadakinin kural tanımaz bir benlik olduğunu aktarmakta. Uyanıklıktaki Sahir ise rüyadakine göre eylemlerinin sonuçlarından daha fazla suçluluk hissedebilen, toplumsal kurallara uyabilen biri.

4. Sahir uyandığında rüya benliğinin etkisinin bir süre devam ettiğini ve uyanıklık benliğinin duygularına ancak bir süre sonra tam olarak dönebildiğini aktarıyor. Örneğin, rüya benliğiyle bir insanı öldürüyor ve rüya benliği hiçbir duygu hissetmiyor. Uyandığında kendini hala bu öldürme eylemiyle ilgili hiçbir şey hissetmiyor buluyor. Belli bir süre sonra uyanıklık benliği etkisini arttırıyor ve suçluluk hissetmeye başlıyor.

5. Rüyada rüya benliğiyle yürüyemiyor. Bir yerden bir yere gitmek isteyince direkt orada var oluyor. Yürüme onun isteği dışında gerçekleşen bir eylem.

6.Korku duygusunu rüya benliğinde daha yoğun yaşıyor.

7. Özellikle eski arkadaşlıklarına dair özlem duygusunu rüya benliğinde uyanıklık benliğindeki gibi çok yoğun hissediyor.

8. Rüya benliğinde kusursuz bir özgüvene sahip. Uyanıklık benliğinde ise özgüveni daha düşük.

9. Rüya benliğinde daha kontrolcü bir şekilde insanlara doğrudan müdahale edebiliyorken uyanıklıkta bunu yapamıyor.

10. Rüya benliğinde diğer insanlardan farklı olarak arkadaşlarına zarar verici müdahalelerde bulunmuyor çünkü onlara rüyada da değer veriyor.

11. Lüsid benlikte asıl meselesi insanlar ve ilişkiler değil. Rüyada mekanlar, büyük binalar, atmosfer, geniş denizler vb. ona cazip geliyor. Uyanıklık benliğinde ise ilişkileri çok merkezi önemde.

12. Lüsid deneyimlerinin devam ettiği süre boyunca her iki benliğinde de gerçekliği güvenilecek bir fenomen olarak deneyimleyemiyor.

13. Lüsid rüya sonrası zaman algısında bozulmalar meydana geliyor.O yüzden uyanıklıkta zamanı sürekli tahmin ve kontrol etmeye çalışıyor.

14. Lüsid rüyalar ile birlikte uyanıklıktaki duyum ve algılarında zenginleşmeler gerçekleşiyor. Sıcaklık, ısı, doku, koku ve tat konusunda nesneleri daha yakından deneyimlemeye başlıyor. Örneğin uyanıklıkta kadifeye dokunma hissinde bir artış ve farkındalık gelişiyor ve aslında kadifeye dokunmayı çok sevdiğini fark ediyor. Uyanıklıkta birçok yiyeceği sadece doymak için değil, tadına varmak için de yemeyi öğreniyor.

Sonuç

Sahir’in lüsid rüya deneyimlerini aşamalandırdık ve bazı öne çıkan fenomenleri vurgulamaya çalıştık. Psikoterapide rüyalar ile çalışan klinisyenler için bazı önemli noktaların gün yüzüne çıktığını düşünmekteyiz. Rüya içinde, istendiğinde tam bir bilinçliliğe sahip olunabileceğini görmekteyiz. Bu bilinçlilik hali, rüyada da bir benliğin olduğunun kanıtlarından birisi olarak kabul edilebilir. Bu bilgiler ışığında psikoterapide lüsid olsun olmasın, her rüyada danışanının bir benliği, yani tercihleri, fikirleri, duyguları olduğu gerçeğini atlamayan klinisyenlerin herhangi bir kurama ihtiyaç duymadan, fenomenolojik bir çalışma yapma imkanına kavuşacaklarını düşünmekteyiz. 

Not: Bu yazı Dinlenen Ben Rüya ve Terapi Dergisi'nin 6. sayısında yayınlanmıştır.

Uzm. Psk. Gökhan Özcan


Kaynakça

Mota-Rolim, S. A. ve Araujo, J. F. (2013). Neurobiology and clinical implications of lucid dreaming. Medical Hypotheses, 81(5), 751-756. doi: http://dx.doi.org/10.1016/j.mehy.2013.04.0494

Nolan, C. (2010). Inception. Burbank, CA: Warner Home Video.

Yalçıner, B. (2012). Rüyalar bizimle aynı ipten dokunur. Başka: Psikiyatri ve Düşünce Dergisi. 8, 11-21.


Yorumlar

Popüler Yayınlar