Benlik Üzerine Meditasyonlar




insan insan dedikleri 

insan nedir şimdi bildim 

can can deyû söylerlerdi 

ben can nedir şimdi bildim. 

muhyiddin abdal 


I. 

Ben kimim?

En başta, ben, kendime Ben diye-bile-n ve kendime soru sora-bile-n biriyim. Üstelik sorduğu sorunun cevabını düşünenim. Benliğime soru soran ve ondan cevap isteyen: Her ikisi de benim. Bunun ötesinde, ‘biriyim’, ben; bu sorunun ve türlü soruların cevabıyla kendimi yükümlü tutan biriyim. ‘Ben şöyle şöyle biriyim.’ dediğimdeyse artık kendime cevap veren biriyim. Ben, soru ile cevabın paradoksuyum.

II.

Peki, cevaptaki ‘şöyle şöyle’yi de nereden çıkardım? Bu cevap nereden gelmekte? Ben’den yani benliğimden gelmekte. Bu cevaba, benliğimin daha önce tanık olduğum fenomenlerini belleğimde tutarak ulaşmış olmalıyım. Ben belleyenim ve bellediğimi hatırlayan ve onu hatırladığım/unutmadığım kadarıyla bir sorunun cevabı haline getirecek şekilde düşünebilen biriyim. Ben, hatırlayış ile unutuşun paradoksuyum.

III.

Dikkat edilirse, ‘Ben kimim?’ sorusuna cevap verirken eyle-ş-miyorum; duruyorum. Benliğim üzerine eylemsellikte değil, eylemselliğime ara verdiğimde düşünebiliyorum. Ben, eylerken yaşantılayan; eylemselliğim kesildiğindeyse yaşantıladığımı öyküleyenim. Ben, eylem ile öyküleştirmenin paradoksuyum.

IV.

Başa dönelim: Ben, öncelikle kendime soru soran bir benliğim, derken, sanırım şu gerçeği atlayamayız: Ben kendime, ancak, hakkında kısmen bilgi sahibi olduğum bir soruyu sorabilirim. Bilincim, o zaman, kısmen bilinenden yani sonludan hiç bilinmeyene yani sonsuza ilerleyecek. Ben, sonlu ile sonsuzun paradoksuyum.

V.

Verdiğim cevap, ‘’Ben kimim?’’ sorusunun sorduğu şey ile uyuşursa benliğim bunu anlamlı (kosmos) bulur; uyuşmazsa anlamsız (kaos) bulur. Ben, anlamlı ile anlamsız olanın paradoksuyum.

VI.

Peki, sorduğum soruya ‘gerçek’ cevabı verdiğimi nasıl bilebileceğim? Sanırım bunu tam olarak hiç bilemeyeceğim. Çünkü hem sorunun hem cevabın sahibi olan benliğim, bu kesinlikten zorunlu olarak yoksundur. Ama benliğim bu belirsiz durumu reddetmeye çalışacak yine de. En azından bir parça kesinlik için çabalayacak; sırf kendine ‘Ben buyum.’ diyebilmek için. Öyleyse ben, kendi bilincimin ‘gerçek’ dediği şeyin kesinliğine güvenmek zorunda olmakla yazgılıyım. Üstelik bu zorunluluk ve bu yazgı, aynı zamanda gerçek olandan bahsedebilmem için elimdeki tek fırsat. Ben, kesinlik ile belirsizliğin paradoksuyum.

VII.

‘Ben kimim?’ sorusunu kendime sadece uyanıklıkta mı yöneltebilirim? Hayır, çünkü uyku halinde de ‘Ben kimim?’ sorusunun cevabını araştıran, derinleştiren rüya yaşantılarına sahibim. Rüyada da bir yerdeyim, bir andayım, bir ilişki içindeyim. Öyleyse ‘Ben kimim?’ sorusuna hem uyanıklıkta hem de rüyada cevap verebilirim. Ben, uyanıklık ile rüyanın paradoksuyum.          

VIII.

Hepsinden öte, hepsinden fazla, ben, benliğim üzerine düşünmeye, ‘Ben kimim?’ sorusunu kendime yöneltmeye ihtiyaç duyan bir özneyim. O zaman ben, muhtacım. Kendime bir isim, bir sıfat yakıştırmaya, öteki benlikler tarafından bilinmeye ve aynı zamanda öteki benliklerin bana nasıl bir ‘ben’ yakıştırdıklarını da bilmeye muhtacım. Ben, bil(in)menin kendine yeterliliği ile bil(in)meyişin yarattığı muhtaçlığın paradoksuyum. Ben, ben ile ötekinin, yeterlilik ile muhtaçlığın paradoksuyum.

IX.

‘Ben kimim?’, biraz da ‘Ben nasıl biriyim?’ sorusuna bağlı değil midir? Benliğimi, toplumsallığın dizgesinden ayrı tutamam. Nasıllığımı ancak bir başkasında değerlendirebilirim ve bu değerlendirme ister istemez beni etiğin kucağına bırakır: ‘Ben iyi biriyim.’ yahut ‘Ben kötü biriyim.’ Ben, iyi ile kötünün paradoksuyum.

X.

Benliğim, geçmişin deneyimselliğiyle geleceğin olanaklılığını içerir. Kendini akışkanlığıyla şimdiye ve geleceğe taşıyabilen ya da pişmanlıkla donan bir geçmiş ile olumsallıkla her an şimdileşen ya da kaygı ile hiç gelmeyen/ötelenen bir geleceğin zemininde benliğim, zamansallığını inşa eder. Ben, geçmiş ile geleceğin paradoksuyum.

XI.

‘’Ben kadınım.’’ ya da ‘’Ben erkeğim.’’ dediğimizde ne demek isteriz? Daha doğrusu biyolojik bir kayıtlanmışlığın ve toplumsal bir uyumlanmışlığın yani bütünsel olarak cinsiyetlenmiş olmanın dışında erkek ve kadın olmaklık benliğimin ayrılmaz bir parçası mıdır? Hayır. ‘Ben’ dediğim şeye bütünüyle erkek olmam dahil değildir. Bununla birlikte kadınlığı tümden dışlayan bir erkeklik, erkekliği tümden dışlayan bir kadınlık tasarımı, kendi içerisinde dahi tutarlı değildir. Kadınlık erkekliği, erkeklik kadınlığı kendi içinde taşır. Öyleyse ben, kadınlık ile erkekliğin paradoksuyum.

XII.

Ben hissedişim. Aynı zamanda ben düşünceyim. Salt bir duygu geçişi değilim. Salt bir rasyonel kurgu da değilim. Hisseden, bir yandan da hissettiğine anlam veren biriyim. O zaman ben, hissediş ile düşüncenin paradoksuyum.

XIII.

Ben kimim? Ben, paradoksum. Ne o ne buyum. Hem o hem buyum.

Not: Başlıkta geçen 'meditasyon' sözcüğü, 'felsefi tefekkür, derinleşme' anlamında kullanılmıştır.

Uzm. Psk. Gökhan Özcan

Yorumlar

Popüler Yayınlar