Dinamik Sessizlik


Andrew  Wyeth, Wind From the Sea, 1947


"Sessizlik sözcüğü hala bir gürültüdür." –Georges Bataille, İç Deney

"Sessizlik var olan yokluktur. Bazen orkestranın bir bölümü sessiz kalarak, ses çıkartarak katkıda bulunan bölümlerden daha çok var olabilir." –Christopher Bollas, Freudyen An

"Mutsuzluğun tek nedeni, insanın odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir.''
–Zygmunt Bauman, Yaşam Sanatı

I.

Her nasıl kendi ölümümüzü ölemiyorsak veya rüyasız bir uykuyu uyuyamıyorsak bizler mutlak sessizliği deneyimleyemeyiz; ancak düşleyebiliriz.

Eğer mutlak sessizliği sadece dış dünyadaki seslerin yokluğu değil de; aynı zamanda, iç dünyadaki seslerin de yokluğu olarak düşünürseniz gerideki cümle daha iyi kavranabilir. Dışarısı sussa bile içerisi susmaz, biteviye konuşur. Benlik sürekli ikileşme arzusu duyar ve kendini öyküler. Rüyalar, gündüzdüşleri, eylemine odaklanmış uyanıklık düşünceleri: Hepsi benliğin muhtelif ikileşme biçimleridir. Sessizlik, hala kendini dinleten bir şeydir.

Öyleyse mutlak sessizlik mümkün müdür? Daha doğrusu bilinç için mutlak sessizliğin deneyimi mümkün müdür? İlk cümleye geri dönüyorum: Bizler mutlak sessizliği deneyimleyemeyiz; ancak düşleyebiliriz. Çünkü mutlak sessizlik imkanı doğduğunda artık oradaki sessizliği yaşayacak bizden eser kalmamıştır. İşte ironi!

Zihin mutlak sessizliği yaşayamaz. Çünkü söz ontolojik olarak sessizliği bozucu bir karaktere sahiptir. Söz, ima ve anlam içerir. Anlamak ise haz üretir. Çünkü sessizlikteki meçhul gerçekliğe egemen olmamızı sağlar. Uzayın kayıtsızlığını, sessizliğini düşlemeye çalışın. Bu satırları yazarken ben de çabalıyorum ve uzaydaki sessizliği hayal edemediğimi fark ediyorum. Esasen sessizlikten önce uzayı bensiz hayal edemiyorum. Uzayın sessizliğini ise bir uğuldama gibi hayal edebiliyorum. Küçükken, Tanrıyı soyut bir varlık olarak hayal etmeye çabalarken, onu, istemsizce, göğe doğru yükselen bir siyahlık olarak hayal etmem gibi.

II.

Mutlak sessizlik deneyimlenemiyorsa, o zaman dinamik sessizlikten bahsetmeliyiz. Dinamik sessizlik, gürültü ile ilişki kuran/kurmak zorunda olan sessizlik olarak iç ve dış seslerin tümden yokluğu değildir. Dinamik sessizlik süreğen, akış halindeki bir sesin veya görüntünün paralel uzamına, duraksadığı anlara veya kesintilerine yerleşir. Yağmur, uğultulu bir rüzgar veya bir cadde trafiği eşliğinde kitabınızı çıkartıp bir şiir okumaya başladığınızı hayal edin. Bir süre sonra, şiire yoğunlaştığınızda, fonlaşan seslerin yarattığı gürültü kesilmeyecekse de içlerine artık sessizliğin yerleşeceğini hissedeceksiniz. Şimdi de kar yağışını izlerken iyi bir müzik parçası dinliyorsunuz. Kar yağışının yarattığı –görüntüsel- gürültüde ve kulağınıza gelen müzik seslerine rağmen bu deneyimde sessizliği bulabilirsiniz.

Dinamik sessizlik, sesi yadsımayan, sese eşlik etmeyi becerebilen bir gürültüsüzlük, gündelik yaşama maruz kalırken bize ulaşan gürültünün süzülmesi, estetikleştirilmesidir. Dinamik sessizlik öyleyse özne tarafından yaratılan, dünyayı özel bir duyma/dinleme biçimidir.

Sese rağmen sessizlik kurmak, kendini analiz eden, buyurgan, mendebur sesi susturmayı, dünyayı ve kendiliğimizi derinden kabul etmeyi gerektirir.

III.

İki kişi arasında oluşan sessizlikte dinamik bir yapı mevcuttur. İki kişinin konuşmayarak yarattığı sessizlikte gerilimler baş gösterir. İki zihin bir boşluk duygusunu deneyimler. Dış dünya susmuş fakat iç dünya konuşmaya devam eder. İçeride olup bitenin henüz dışarıdaki karşılığının oluşmaması, şimdilik, bu gerilim ve boşluk duygusunun sebebi olarak söylenebilir. Kelimelerle kontrol edilemeyen ilişkisel hat, iki kişinin de zihninde çeşitli düşünsel dalgalar yaratır: “Neden sustu acaba?”/ “Suskunluğumu nasıl yorumluyor?”/ “Suskunluğunu yorumlayışımı nasıl yorumluyor?” / “Bir sorun mu var?” / “Sıkıcı olduğumu düşünüyor olabilir mi?” vb.

İlişkilerde basınçlı konuşma pratiği sebebiyle bir türlü gelmeyen es’ler, ilişkinin derinleşmesine izin vermez. İki kişinin susup ve bu suskunluğu fonlaşan dış sesler eşliğinde sakince yaşayabilmesi, dinamik sessizlik performansı olarak düşünülebilir. Zihne gelen varsayımsal sorular dinamik sessizlik anlarında önemsenmez. Burası güvenli, kapsayıcı bir ruhsal alandır. Bu sebeple iki kişinin konuşabilmeleri değil birlikte ortak bir sessizliği paylaşabilmeleri çok daha zordur.

IV.

Dinamik sessizlik, dinamik olan her şey gibi yaşamla bir "rağmenlik" ilişkisi kurmaktır. Gürültüye rağmen sessizliği yaşantılamak, en geniş kapsamda ölüme rağmen yaşamı yaşamak gibidir. 

Uzman Psikolog Gökhan Özcan
  


Yorumlar

Popüler Yayınlar