Oedipus: Mit, Teori, Tedavi
''Kadınların en kadınsı olanı babasını her daim içinde taşır.’’
J. D. NasioBaştan söylemek gerekir ki, bu yazı Oedipus’un kültürel dışavurumlarından ziyade teorik ve belki de biraz sıkıcı olan yönüyle ilgilenmektedir. Anlaşılması çok zor olmayacaktır ama konuya yabancı okuyucuların ek okumalar yapması da yerinde olacaktır.
Teoride Oedipus
Oedipus, "erkek çocuğun" ve "kız çocuğun" Oedipus'u olarak ikiye ayrılabilir. Erkek çocuğun oedipal seyri şöyledir:
Erojen Hisler ve Fallus → Ensest Arzuları → Sıkıntı Fantasmaları → Oedipal Krizin Çözülmesi
1.) Erojen Hisler ve Fallus
Oedipus’un bu evresi erkek çocuğun ilk erojen bölge [penis] hislerini ve fallus yani öz kudret hislerini içerir. Çocuk, çevresinde pervane olunması gereken, olunmadığındaysa, olunması için histerikçe çaba gösteren bir varlıktır. Dört yaşından önce çocuğun haz bölgeleri ağız, anüs ve kaslardır. Dört yaşlarında ise penistir. Bu yaş çocukları bu nedenle annelerinin eteklerinden ayrılmazlar. Anneyi kendi falluslarının yani güçlerinin tekelinde görürler.
2.) Ensest arzular
Ensest arzular üçe ayrılır. ‘’Anneye sahip olma / Baba tarafından sahip olunma / Babanın bedenini ortadan kaldırma’’ arzusudur. Buradaki ensest bir sapkınlık değildir elbette. Nasio’nun tabiriyle "bizi besleyen toprakla birleşme arzusu"dur. Yani rahme geri dönme isteği (regressus ad uterum). Bu istek sadece çocuklukta değil, yetişkinlik travmalarında da belirir. Darren Aronofsky filmlerinde bu jestüel hareketleri çok fazla görebiliriz. Cenin pozisyonunda yatma, çıplak uyuma ya da suda yıkanma. Bunlar cenine ve cenindeki huzura, merhamete özenme hareketleridir. Yaşam ile henüz karşı karşıya gelmeye hazır halde olmayan, narsisizmi, o tüm güçlülüğü her seferinde yara alan çocuk da haliyle anneye ve onun verdiği huzura geri dönmeye çalışacaktır. İşte burada anne yahut anne temsili ortada yoksa veya var da çocuğa kucak açmıyorsa ilk travma gelişecek ve kişiyi yaşam boyu kişiyi farklı yüzlerle takip edecektir.
Çocuğun babayı bir rakip olarak görme konusu çok önemlidir. Oedipus’un en önemli noktası burasıdır belki de. Babayı ortadan kaldırma, anneyi tekelinde tutma için bir ön koşuldur [Babası seyahate giden çocukların hemen evin reisi rolüne büründükleri bilinir]. Çocuk eğer babanın bu hakimiyetini kabul edebilirse, baba ile özdeşleşirse, Oedipus da sona erecek ve çözüme kavuşacaktır.
3.) Sıkıntı Fantasmaları
Sıkıntı fantasmaları [düşleri] "Yasaklayıcı baba / Baştan çıkarıcı baba / Rakip baba" tarafından iğdiş edilme korkusudur. İğdiş edilme, teknik ifadeyle kastrasyon; babanın ‘hayır!’ ifadesidir. Anneyle birlikte olmaya, babanın iktidarını ele geçirmeye yöneltilen bir ‘hayır!’dır bu. Çocuğun böylece narsisizmi, öz kudret düşü hasar alır. Ve simgesel olarak iğdiş edileceğinden korkar. Bunu cinsel boyutta simgeliyor Freud, ama iğdiş edilme diye bir şey yoktur diyor Nasio; "iğdiş edilmekten korkmak" diye bir şey vardır. Bu bir simgesel korkudur. Babadan, Lacancı bir tabirle ‘Babanın Adından’ korkmaktır. Bu, toplumumuzda çok yerleşmiş bir semptomdur.
4.) Oedipal Krizin Çözülmesi
Oedipal krizin çözülmesi, arzu ve fantazmaların ve bunların doğurduğu sıkıntıların bastırılması, ebeveynlerin cinselleştirilmesinden vazgeçilmesi, ebeveynlerin özdeşleşme nesneleri olarak içselleştirilmesi ile meydana gelir. Burada akla bir soru gelmektedir: Peki kız çocuğunun Oedipus’u ile erkek çocuğunun Oedipus’u arasındaki fark nedir?
Kadınlar erkeklerden bu konuda da yine daha karmaşıktır. Sebebi şudur: Öncelikle kız çocuğu erkek gibi üç ensest arzuya değil, tek bir ensest arzuya sahiptir: anneye sahip olmak. Bu oedipus öncesi dönemde gerçekleşir. Küçük kız önce oedipus öncesi dönemde annesini cinselleştirecek daha sonra oedipal dönemde ise babasını cinselleştirecektir.
Kız çocuğu anneyi arzularken tüm güçlü olduğunu sanır. Ancak kız çocuğu erkekte olduğu gibi bir penise sahip olmadığını görerek yoksunluk ve hayal kırıklığı yaşar. [Dikkat: erkek çocuk sıkıntı yaşarken, kız çocuk acı yaşar] Anneye artık güvenemez. Çünkü anne de zaten kendisi gibidir. Kız çocuğu sonra babaya yönelir. Baba tarafından sahiplenilmek ister. Ancak arada annesi vardır: Yine bir hayal kırıklığı. Daha sonra babadan istediğini alamayınca bu sefer bizzat babanın kendisi olmak ister. Babadan yine bir ret cevabı gelir. Kız çocuğu son olarak babanın kişiliğini içselleştirerek Oedipus;’tan çıkar. Nasio şöyle der: "Kadınların en kadınsı olanı babasını her daim içinde taşır."
Oedipus Bize Ne Öğretebilir?
Görüldüğü üzere erkek çocuk bir anda erkekleşir, kız çocuğu ise adım adım kadınlaşır. Oedipus bize aslında kadın ve erkeğin cinsel kimlik süreçlerini gösterir. Ebeveynlerimizden ilk içsel kopuşumuzdur bu. Zorludur bu nedenle. Erkek, anneyi arzulayıp babaya benzemeye; kız ise babayı arzulayıp anneye benzemeye çalışırsa sağlıklı bir Oedipus yaşanmış demektir. Oedipus’ta kaybetmek kazanmak demektir. Erkek babaya yenilirse, kız ise anneye yenilirse, yani falluslarını ve cinsel arzularını anne - babaya tercih ederlerse, kendi kişiliklerini, onlardan öğrendikleriyle kuracaklar ve bunu diğer kadınlara, erkeklere aktaracaklardır. Çift terapilerinde özellikle bu konu üzerinde durulur. Çünkü bizler eşlerimizle olan ilişkilerimizi anne babalarımıza borçluyuz. Kadın annesi üzerinden, erkek ise babası üzerinden daha kolay çatışma yaşar ve nevrotikleşir. Oedipus’ta ya da kız için pre-oedipal dönemde yaşanan saplanmalar, ileride çift problemleri, ebeveyn-çocuk çatışmaları olarak karşımıza çıkabilir. Annesinden ayrılamayan çocuklar veya çocuğundan ayrılamayan anneler, babasıyla sürgit bir çatışma içinde olan veya annesini ilahlaştırmış yetişkin kadınlar bolca görebilirsiniz çevrenizde.
Oedipus sadece bir mit yani bir hikaye olabilir, pekala bilimsel de olmayabilir. Psikanaliz de zaten bir davranış bilimi değildir. Çok iddialı olacağını baştan belirterek, psikanalizin bilimselliğe de ihtiyacı yoktur. Bu nedenle mühim olan Oedipus’un doğru yorumudur.
Etimolojik Bir Son
Yaşama, karmaşadan nasibini aldırmak mümkün müdür ? Aynı kökü paylaşan complex [karmaşa] ve complete [tamamlama] sözcükleri bunun mümkün olduğunun etimolojik bir delili midir ?
Karmaşa, durulmadan, sükunetten bir veya birkaç adım öncedir. Oedipus, çocuğun anne ile baba arasında kalarak mutlak bir karmaşa yaşaması gerçeğidir. Bu karmaşayı çözebilecek ruhsal bir uğraşın içerisindedir çocuk. Herhangi bir saplanmanın yaşanmayacağı en baştan hesaba katıldığında, babanın iktidarına yenilerek son bulan bu karmaşa, çocuk için artık bütünlüğe, toplumsala ve üçüncü kişilere açılan bütünleşik, tikel ve tümel birimleri olan bir yapı haline gelir.
Karmaşa nihayetinde, anlamı 'insana' karşılık gelen, ve eğer - o insanın- hala şansı varsa da bütünleşmeye -diyalektikçi literatürün aufheben’ine- imkan tanıyan bir fırsattır. Ve tamamen dünyevîdir.
Dr. Psikolog Gökhan Özcan
Yorumlar
Yorum Gönder