Ruhum, Neredesin?
The Black Books, Carl Gustav Jung’un 1913–1932 yılları arasında tuttuğu kişisel defterlerdir. Jung’un benliğine yaptığı içsel yolculuğun, görülerinin ve ruhsal diyaloglarının ham kayıtlarını içerir. Bu defterler, Kırmızı Kitap’ın temelini oluşturmuş ve uzun yıllar gizli kaldıktan sonra ilk kez 2020 yılında yayımlanmıştır. Jung’un iç dünyasına doğrudan açılan bu sayfalar, modern psikolojinin doğuşuna tanıklık eden eşsiz bir belgedir. Aşağıda okuyacağınız metin, bu günlüğün iki gününü aktarmaktadır.
Önümde devasa bir görev uzanıyordu; büyüklüğünü gördüm, ama kıymetini ve anlamını gözden kaçırmıştım. Karanlığa daldım — ellerimle yoklayarak yolumu aradım. Bu yol, derinlere, içimin en kuytularına doğru iniyordu.
Ruhum, ruhum, neredesin? Beni duyuyor musun? Sesleniyorum, seni çağırıyorum—orada mısın? Döndüm, yeniden buradayım. Ayaklarımdan uzak diyarların tozunu silktim ve yine sana geldim; seninleyim. Onca yılın avareliğinden sonra sonunda sana döndüm. Gördüklerimi, yaşadıklarımı, tattığım her şeyi sana anlatayım mı, yoksa artık hayatın ve dünyanın gürültüsünü duymak istemiyor musun? Ama bil ki bir şey öğrendim: İnsanın tek yapması gereken bu hayatı yaşamaktır. Hayat, yoldur—o ilahî, dipsiz, uzun zamandır aranan yol. Başka bir yol yoktur; diğerlerinin hepsi yalnızca yan yollardır. O doğru yolu buldum ve o yol beni sana, ruhuma getirdi. Şimdi tavlanmış ve yorgun olarak dönüyorum; beni hâlâ tanıyor musun? Ne kadar uzun sürdü bu hasret! Her şey değişmiş. Ve seni nasıl buldum, ruhum? Yolculuğum ne kadar da tuhaftı! Bana hangi yıldızın ışığı rehberlik etti, hangi dolambaçlı yollardan geçtim de seni buldum—bunu anlatmaya hangi kelimeler yeter?
Ver elini, unutulmak üzere olan ruhum! Seni yeniden görmenin sevincini hissediyorum—ne kadar sıcak ne kadar tanıdık bu duygu! Uzun zamandır unuttuğum, çoktandır reddettiğim ruhum... Hayat beni sana geri getirdi. Yaşadığım her mutlu ve hüzünlü an, her sevinç ve her acı, her umut ve her hayal kırıklığı—hepsi sana çıkan yolun duraklarıymış meğer. Ruhum, seni yeniden buldum. Artık seninle kalmak istiyorum—hayır, kalacağım. Çünkü yolculuğum ancak seninle tamamlanabilir. Senle birlikte yürüyeceğim; yalnızlığıma seninle yükseleceğim. Artık o eski yalnızlık gibi değil bu—ne açgözlü ne sabırsız. Şimdi içimde sadece derin bir huzur, dingin bir cesaret ve sessiz bir sevinç var.
14 Kasım
Yorgunum, ruhum… Başımı omzuna yasladım. Avareliğim, kendimi kendim dışında arayışım ne kadar da uzun sürdü! Şimdi ise olayların içinden geçtim ve seni, bütün o keşmekeşin ardında buldum. Çünkü o karmaşanın içinde dolaşırken, insanlığı ve dünyayı tanıdım. İnsanları buldum. Ve seni de ruhum, yeniden buldum — önce insanların içindeki yansımalarında, sonra da gerçek hâlinle. Seni, benden en uzak yerde saklandığına inandığım seni, Tanrı’nın ışığı karşısında gözlerimin kamaştığı, teslim olup kendimi kaybettiğim o yerde buldum. Oradan, altın kuyuların derinliklerinden tırmandım ve seni yeniden buldum. Kendini bana önceden, düşlerle haber verdin; o düşler karanlıktı ama onların içinde yolumu ve içimdeki yerimi anlamaya çalıştım. O düşler, beni ateş gibi yaktılar; beni en çetin davranışlarımla, en zorlu yönlerimle yüzleştirdiler, hatta kendimi aşmaya zorladılar. Gerçekleri görmeme, onlarla iç içe geçmeme izin verdin; o görkemli neşenin tadına vardım. Sonsuz uzaklıklara, sarp ve korkutucu yüksekliklere çıkmama izin verdin; eğer o bilgeliğin olmasaydı, karanlıkta kaybolurdum. Kendim hakkındaki bilgin sonsuz uzayda yankılanıyor; tanınamayacak kadar derin ve uçsuz bucaksız. Senin bilgeliğin, ruhum, sonsuz bir şeydir.
Bağışla beni; yüreğim seninle dolu çünkü ancak ciddiyet beni sana geri getirdi. On bir yıl boyunca dolaştım; o kadar uzun sürdü ki kendi değerimi ve sana ait olduğumu unuttum. Ben, insanlara ve eşyalara ait oldum — artık kendime bile ait değildim.
Bu zamana kadar neredeydin, ruhum? Ben açıkta, rüzgârın önünde savruluyordum! Mâvera’nın yollarında dolaşırken, sana yaklaşmaya çalışırken... Şimdi nasıl oldu da seni yeniden yakalayabildim — bilmiyorum. Ama seni buldum. Ve bu defa bırakmayacağım.
Çeviren: Dr. Gökhan Özcan
Yorumlar
Yorum Gönder